Pandemi güncelliğini henüz yitirmemişken ruhsal pandemiye hazırlıklı mıyız? Savaşlar, zorunlu göçler, ekonomik zorluklar ve etiketlemenin sonuçlarıyla ancak bilimsel kanıta dayalı ruh sağlığı müdahaleleriyle başedebiliriz. Ülkemiz için Ruh Sağlığı Yasasının çıkması bu konuda atılacak önemli bir adımdır.
10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü
“Herkes için Ruh Sağlığı ve İyilik Halini Küresel Öncelik Yapalım”
Bu yıl Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu Ruh Sağlığı Günü temasını seçmek için dünya çapında bir oylama yapmış, bu küresel oylama halka, Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu üyelerine, paydaşlara ve tüm destekçilere açık olarak gerçekleştirilmiştir. Bu oylama sonucunda 10 Ekim Ruh Sağlığı Günü’nün “Herkes için Ruh Sağlığı ve İyilik Halini Küresel Öncelik Yapalım” temasıyla ele alınmasına karar verilmiştir. Türk Nöropsikiyatri Derneği’nin kurucu üyelerinden olduğu Dünya Psikiyatri Birliği de Dünya Ruh Sağlığı Federasyonuna destek verdiğini bildirmiştir.
Dünya COVİD-19 pandemisi, savaşlar, zorunlu göçler, iklim krizi gibi güncel birçok sorun ile karşı karşıyadır. Pandemi henüz güncelliğini yitirmemiş ve pandemi sonrası gelmesi beklenen ruhsal pandeminin sonuçları henüz göğüslenememişken, savaşlar da önemli bir stresör olarak dünya gündeminde yerini almaktadır. Savaşlar hem travmatik etkileri, hem zorunlu göçe sebebiyet vermeleri hem de yol açtığı yoksulluk nedeniyle sivil halkın ruh sağlığında ciddi olumsuzluklar yaratmaktadır. Yaşanan bu sorunların doğal olarak dünyadaki tüm insanların iyilik haline etkileri vardır. Bunlara ek olarak dünya çapında intihar düşüncesi yaşayan bireylerin sayısı artış göstermektedir. Ayrıca ruh sağlığı sorunu yaşayan bireyler ve aileleri için ruhsal iyilik halinin ülkeleri yöneten hükümetlerce genelde ön plana alınmadığı bildirilmektedir. Etiketleme ve ayrımcılık da bu gruplar için sosyal kabul ve doğru bakım hizmeti alma konularında engel teşkil etmeye devam etmektedir.
Yaşanan ve yaşanmakta gelen bu olumsuzlukların yanı sıra bazı güzel gelişmelerin de olduğunu belirtmek gerekir. Artık biliyoruz ki bilimsel kanıta dayalı girişimler ile ruh sağlığını korumak mümkündür. Bu girişimler aynı zamanda ruhsal rahatsızlığı olan bireylerin hastalık seyrini de olumlu yönde etkilemektedir. Dolayısıyla ruh sağlığını korumaya ve geliştirmeye yönelik bu müdahalelerle ilgili farkındalığı artırmaya çalışmak büyük önem kazanmıştır. Ruhsal hastalıkları önlemeye ya da ruhsal hastalık riskini azaltmaya yönelik girişimlerin hayata geçirilmesi ile ilgili ruh sağlığı politikalarına yön veren kurum, kuruluş ve devlet birimleriyle işbirliği içinde olmak bu alana değerli katkılar sunacaktır. Ülkemizde de ruh sağlığı hizmetlerine yön vermesi açısından çok değerli olan “Ruh Sağlığı Yasasının yakın zamanda çıkarılmasına yönelik çalışmalar ümit vericidir.
Ruhsal sorunlara yatkınlığı olan bireylere yatırım yapmak ve varsa suç işleme oranlarını düşürmek için özellikle genç bireylere yönelik yatırımlar, sosyal kabulü desteklemeye yönelik politikalar önemli adımlardır. Anne karnındaki dönemden yaşlılığa kadar her döneme yönelik iyilik halini desteklemek için sağlığın sosyal bileşenlerini iyileştirmeye, bunu yaparken mutlaka etiketleme ve ayrımcılıkla mücadele etmeye çalışmalıyız. Ruhsal iyilik hali için anlamlı yatırımlar yapılmadığı sürece bu hedeflere ulaşmak çok zor olabilir. COVİD-19 pandemisi tüm dünyaya göstermiştir ki sağlık sistemlerinin çoğu böylesi bir durumun ruhsal ve fiziksel etkileri ile mücadeleye ve baş etmeye hazır değildir.
Benzer şeklide diğer sektörlere bakıldığında işverenlerin de hazırlıksız olduğunu söyleyebiliriz. Çalışma ortamının temel özellikleri arasında işgücünü oluşturan bireylerin iyilik halinin ve ruh sağlığının desteklenmesinin ne denli önemli olduğunu yaşayarak gördük. Dolayısıyla küresel olarak ruh sağlığı ve iyilik haline dair hedefleri ortaya koymanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Aktif hareketi teşvik etmek, sağlıklı besin ve yiyeceğe erişebilen nüfus oranını artırmak gibi sağlığın sosyal bileşenlerine yönelik hedefler geliştirmek her ikisine de katkı sağlayacaktır.
Pandemi sırasında ön saflarda çalışanlar ve sağlık çalışanlarının ruh sağlığı ve iyilik halini korumak adına sistemlerin destek stratejilerini güçlendirmesi gerektiği de açıktır. Sivil toplulukları desteklemenin ayrıca önemli olduğu, bu toplulukların etkinliğinin artmasının kendi çevrelerinin iyilik haline akran desteği yoluyla katkı sağlamalarına yol açacağı da bilinmektedir. Pandemi döneminde Türkiye Psikiyatri Derneği’nin hem halka hem de sağlık çalışanlarına yönelik verdiği ruhsal destek çalışmaları bu durumu örnek teşkil etmektedir. Bu nedenle ruh sağlığını yönlendiren devlet kurumları bu alanda bilimsel öncülük yapan meslek dernekleri ve sivil topluluklar ile işbirliğinde olmalı, dernek ve toplulukları desteklemelidir.
Tüm bu hedeflerin gerçekleşebilmesi için ülkeleri yöneten hükümetlere büyük görev düşmektedir. Kuruluşlar arası işbirliğini sağlamak, ruh sağlığına yönelik politikalar geliştirmek ve bu alanda yatırımlar yapmak önemli adımlardır.
2022 Ruh Sağlığı Günü’nün “Herkes için Ruh Sağlığı ve İyilik Halini Küresel Öncelik Yapalım” ” başlıklı temasının, dünyayı daha iyi bir yer yapmaya yönelik çabaların doğup gelişmesine fırsat sağlamasını umuyoruz.
Türk Nöropsikiyatri Derneği